Dev Hediye

5 08 2007

  Tarihimizin sayfaları zaferlerle, şerefle doludur. Kahramanlıklarımızı ciltler dolusu kitaplarla anlatılmaktadır. Tarihte tabi ki yenilgilerimiz de olmuştur.Şüphesiz yenilgilerimizin en acıklısı 1914 te  gerçekleşen    Sarıkamış’ın Allah’u Ekber Dağlarında tek kursun bile sıkamadan 90,000 askerimizin şehid düştüğü faciadır.Şehidlerimizin anısına bölgenin doruk noktası olan Cıbıltepe’ye   Şehitlerimizn  üzerlerini örtecek biçimde olan 52 metre yükseklikteki direkte dalgalanan 150 metrekarelik Türkiyenin en büyük  bayrağı dikildi.Bende bir Karslı olarak bayrağın açılış törene gittim.Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı bir yürüyüş gerçekleşti.





Spamler

4 08 2007

Artık internet kullanıcıları spamlarla (çöp mail) yaşamaya alıştı.Her gün yüzlercesiyle karşılaştığımız spamlar bir ara  bana kafayı yedircekti.Bir  spami okuyarak bile adresini doğrulamış oluyoruz , bundan sonra gerisi gelir 🙂 Bu gibi spamlerı ne okuyun ne de cevap verin.Amip gibiler.

Kurtulmanın en kesin yolu

Farklı amaçlar için farklı bir çok e-posta adresi alın. Kişisel haberleşmeleriniz için ayrı, iş görüşmeleriniz için ayrı, internet üzerinden alışveriş için ayrı e-posta adresi alın. Bu yöntemin kötü yanı her seferinde bir çok e-posta hesabınızı kontrol etmeniz gerekmesi. Ayrıca bir adresiniz spamler tarafından işgale uğradığında o adresi muhtemelen bir süre sonra kapatmanız gerekecek. Bunun dışında alternatif bir yöntem ise “atılabilir e-posta adresi” yani bir DEA(Disposable E-mail Address) almak. DEA, e-posta adresinizi farklı bir isme yönlendirerek kullanmanızı sağlıyor. Eğer DEA spamlerin istilasına uğrarsa çok basit bir şekilde kullandığınız farklı ismi değiştirebiliyorsunuz.

Ama arkadaşların hakkını yememek lazım çok yaratıcılar. 🙂

  • Neymiş efenim bir milyon dolar(euro) kazanmış.Kazandığımı kesinlikle hiç kimseye söylemeyecekmişim.Verdikleri numarayı arayıp paranın nereye yatırıldığını öğrenebilirmişim.Ne ilginç değil mi? ; milyon dolar(euro) kazanıyorum arkadaşlar  bana bunu  mail ile bildiriyor.
  • Halam olmadığını zannediyordum.Betty halam bana mail gönderiyor.Ölüm döşegindeymiş.Mirasını bırakacak tek kişi benmişim,beni bulması da biraz zor olmuş.Verdiği hesaba 50 dolar yatırdığım zaman para evime getirelecekmiş.




Türkiye’de Kişi Başına 1/6 Kitap Düşüyor

26 07 2007

                               img.png

  Türkiye’de insanlara küçükken kitap okumalısın diye empoze ediliyor ki bundan sıkılan çocuklar ileriki hayatlarında ne kadar okumak isteseler bile sıkıcı bir psikolojinin içine giriyorlar ve çoğu insan kitap okumuyor bu yüzden haliyle yazarlara da havadan para yağmadığı için fiyatları yüksek tutmak zorunda kalıyorlar.Keşke çok kitap okuyan olsa da fiyatlar düşse ama bu da bizim ve medyanın elinde televizyonlarda bu kadar saçma sapan eğlendirici progam olmasa insanlar boş vakitlerinde daha çok kitap okuyabilirlerdi.





Yazık!!!

26 07 2007




Şu Yılgın Darwinistler I

7 07 2007

          

Darwinistler materyalizm süzgecinden geçmiş beyinlerle bilim yaptıklarını zanneden ,bir tür trans halinde ve doğa ve evren gibi  şaheserlere hurdacılar çarsında paha biçen insanlardır.Acınası durumları olan darwinistler birşeyde çok başarılıdır:BEYİN YIKAMA. Gelin İnsanların beyinlerini yıkama taktiklerini deşifre edelim 🙂

  • Slogan  kullanmak  ve  sloganları  alabildiğince  tekrarlamak.
                                                  Örnek:

Biyolog  Joe  aldestron  hormonun  reseptörüyle  ilgili  yaptığ  bir  sıradan  ve  oldukça  alakasız  bir  çalışmayla   Darwinin  kara  kutusu  adlı  kitabın  yazarı  Michael  Behenin  indirgenemez   kompleks  argumanını  çürüttüğünü  iddia  etti.Basın  ve  bilim  dergileri   bu  komik  çalışma  üzerine  o  kadar  iddialı  sloganlar  kullandı  ki

Evrim Moleküler Düzeyde İspatlandı.

Akıllı Tasarımın Akılsızlığı Ortaya Çıktı.

Yaratılışcıların Son Kaleside Elden Gitti.

 Bu sloganlar haftalarca bilimsel dergi ve Tv programlarında tekrarlandı durdu.                               
   Deneyin geçersizliğiyle ilgili  geniş bilgi için

http://www.mustafaakyol.org/archives/2006/04/darwinizmi_ispatlanmis_sanmak.php

http://www.idthefuture.com/2006/04/the_lamest_attempt_yet_to_answ.html

  • Siyasi  ve  ideolojik  bir  düşman  icad  ederek  onu  hedef  göstermek  ve  böylece  teoriye  karşı  yöneltilen  itirazları  başka  hedefe  yöneltmek.

         Dini  sebeblere  dayandığı  iddiası; aslında  önceden  Darwinizm’e  karşı  dini kaynaklara  dayanan  itirazlar  öne  sürülüyorduOysa  20.  yüzyılın  son  çeyreğinden  itibaren  elde  edilen  şaşırtıcı   bilimsel  bulgular,  tabloyu  tersine  çeviriyor.  Bugün  Darwin’e  karşı  itirazlar, bilmediklerimizden  değil,  bildiklerimizden  kaynaklanıyor.  Dogmatik  düşünce  yolunu  seçenler  ise  artık  Darwinistler.  Biz  onlara,  canlılığın  planlı  ve  programlı  yaratıldığını  gösteren  bilimsel  deliller  sunuyoruz,  onlar  ise  bunları,  sadece  felsefî  ve  ideolojik  dünya  görüşleri  sebebiyle  reddediyorlar. 

  •  Sıkıştıkları yerde uzun uzun, karmakarışık ,  insanların bir türlü anla(ya)madıkları anlamsız cümleler  kurarak  cevap verdim havasına girmek.Böylece fazla bilgisi olmayan insanlar da mantıklı şeyler söylemiştir ama  ben anlamadım herhalde  durumu içine giriyor.

                                                              Örnek:

”Geçişim fosilleri (ana gruplar arasındaki “bağlantılar”) dikkat çekici ölçüde az rastlanır fosillerdir çünkü pek çok tür uzun dönemler boyunca aynı kalır. Değişim ortaya çıktığında (yerbilimsel zamana kıyasla) oldukça hızlıdır ve sıklıkla küçük, yalıtılmış nüfuslardan başlar. Çok katlı bir otoparkın zamanla donduğunu düşünün. Çeşitli katlarda büyük araba “nüfusları” bulunacak, ama yokuşlarda birkaç tanesine rastlanacaktır. Arabaların yokuşlarda harcadıkları zaman park edilmiş olarak kaldıkları zamana kıyasla kısadır, ama yine de hepsi yokuşu çıkmıştır”

Karl Sigmund: Games of Life: Explorations in Ecology, Evolution, and Behaviour  sayfa 22

  • Biyoloji ders kitapları bilim dergileri ve TV programlarında çarpıtılmış bazı olguları tekrara gündemöe getirmek.

                                                           

                         İşte Darwinistlerin vazgeçemedikleri :   TOP 5

1) İddia: Hani bes parmakli el yapısı varya . İnsan elinden yarasa kanadina, kurbaga elinden beygir toynagina, balina yuzgecinden kus kanadina, hepsinin iskeletinde bes parmak bulunur.Bu da ortak bi atadan evrimleşerek geldiklerini kanıtlar.

Cevap :

Omurgalıların ön eklemlerin homolog olup olmadığını belirlemek isteyen bir darwinsit ilkin onların ortak bir atadan elde edilip edilmediğini belirlemelidir.Başka bir deyişle eklemlerin homolog diye adlandırılmasından önce ortak atanın kanıtı gösterilmelidir.Fakat dönüş yapıp homolog eklemlerin ortak bir atayı gösterdiğini savunmak bir ksır döngüdür.

Hayali öğretmen öğrenci diyaloğu 🙂

Öğretmen : Bugünkü derimize hızlı bir tkrar ile başlayalım.Dün size homolojiden bahsettim.Ders kitabınızda gösterilen omurga eklemleri gibi homolog özellikler , canlıların ortak atadan geldiği savına en iyi kanıtı sağlamaktadır.

-Öğrenci :Bundan dün sözettiğinizi biliyorum , ama benim kafam karışık.Özelliklerin homolog olup olmadığını nasıl biliyoruz ?

-Öğretmen : Şayet omurga eklemlerine bakarsan , onların farklı işlevleri yerine getirmek üzere adaptasyon geçirmelerine rağmen , kemik yapılarının yapısal açıdan benzer olduğunu görebilirsin

-Öğrenci : Fakat ahtapot gözü yapısal açıdan insan gözüne benzese bile bu iksinin homolog olmadığını dün bize söylemiştiniz

-Öğretmen : Evet bu doğru .Ahtopot gözü ile insan gözü homolog değildir , çünkü onların ortak ataları böyle bir göze sahip değildi.

-Öğrenci : O zaman benzerlik olsun ya da olmasın ortak atadan gelmediği sürece, özellikler homolog değildir

 -Öğretmen : Evet şimdi önemli noktayı yakaladın.

-Öğrenci : (şaşkın gözlerle) Aslında hala kafam karışık.Homolog özelliklerin ortak atayla ilgili en iyi kanıtı sunduğunu söylüyordunuz.Ancak özelliklerin homolog olup olmadığını söylemeden önce,onların ortak bir atadan gelip gelmediğini bilmek zorundayız

-Öğretmen : Bu doğru.

-Öğrenci : (ellerini kaşıyarak) Bir şeyi kaçırıyor olmalıyım.Bana öyle geliyor olmalı ki siz,özelliklerin ortak bir atadan geldiğini biliyoruz, çünkü onlar ^ortak bir atadan geliyor^diyorsunuz.Bı kısır döngü düşünme biçimi değil mi ?

Kaldıki  bu benzer yapılar , benzer genler tarafından kontrol edilmemektedir. Bu da ortak bir evrimsel kökenden gelmediklerinin güçlü bir kanıtıdır.

2 )İddia: Avrupa da sanayi devrimindeki hava kirliliği ağaç kabuklarının rengini koyulaştırmış, bu nedenle koyu renkli kelebekler daha kolay kamufle olarak avcı kuşlardan korunmuş ve sonuçta koyu renkli kelebeklerin nüfusu artmıştır. Açık renkliler doğal seleksiyon tarafından elenmiştir.

  

 Cevap:  Ağac gövdelerindeki kelebekler uydurulmuştur.Çünkü  bu kelebek türü ağac gövdelerini mesken tutmaz.Bu nedenle  ağaca kasıtlı olarak iliştirlerek fotoğrafları çekilmiş… İliştirlen  bazı kelebekleri ölü   bazılarııda güneş ışığında hayli uyuşuk oldukları için  oldukları yerdedir.:D Bunu Craig Holdrege isimli genç bir Amerikalı biyoloji öğretmeni tespit etmiştir.Ayrıca İngiltere’nin kirliliğe uğramamış bölgelerinde açık renkli kelebeklerin daha fazla olması beklenirken, koyuların oranı açık renklilerden dört kat fazladır. Yani hemen her evrimci kaynakta tekrarlandığı gibi, kelebek nüfusundaki oranla, ağaç kabukları arasında bir ilişki yoktu.

3) İddia: Fazladan bir çift kanadı olan meyve sinekleri, genetik  mutasyonların, evrim için hammadde teşkil edebileceği gösterilmiştir.

cevap :4 kanatlı bu mutant meyve sinekleri uçus için gerekli yapılardan yoksundur.Ayrıca Dengeleyicileri  kaybolmuştur.Uçuş kabiliyeti yok denecek kadar azdır. Bundan dolayı erkek olanlar çiftleşme zorluğu çekerler.Bu nedenle doğal ayılanma tarafından ( ki varsa) elenmeden kurtulma ihtimali yoktur.

Ayrıca laboratuar dışında  hiç biri yaşayamamıştır.Yani bu fazladan iki kanat  lehlerine değildir.

4)İddia: Her canlı gelişimi sırasında evrimsel kademelerini kısa periotlarla gösterir, Örnegin gerek omurgalı embriyosunu, gerek balık gerek tavuk , gerek domuz olsun, erken evrelerinde birbirinden ayırmak
olanaksızdır

Cevap:Embriyolar gerçekte birbirlerine hiç benzemiyor. Haeckel yaptığı çizimlerde olabilecek her türlü tahrifatı yapmıştı.
Embriyolara
hayali organlar eklemiş, bazılarından organları çıkarmış, büyüklükleri çok farklı olan embriyoları aynı boyda gibi
göstermişti. Ayrıca    onun ilk diye adlandırdığı evre aslında, aslında gelişimin ortasıdır.Bir de teorinse uygun
embriyoloarı seçmiştir.
Yarıs memelidir ve bunların tümü plasentalar takımından gelmektedir.; diğer memeli takımları monotremeler ,
keseliler vs ihmal edilmiştir.Yani taraflı bir örnekle işe başlamıştır.

Michael Rchardson 1995 te Haeckel çizimlerindeki embriyoloarın en üst sırası ‘’ bu türlerin gelişimi hakkında
verilen
diğer bilgilerle tutarlı değildir. Tespitinde bulunmuştur  ve
‘’Bu meşhur resimler doğru değil ve embriyonik gelişimle ilgili yanılıltıcı bir kanı uyandırmaktadır demiştir.

Fazla uzatmaya gerek yok yapılan büyük bir sahtekarlıktır ve darwinistler bu sahtekarlığı hala bilimsel bir gerçek
gibi kullanmaktadır.Aşagıda gerçek embriyolarla Haeckel inkilerin karşılaştırılması koyuyorum böylece tahrifatı
daha iyi görebilirsin;üsttekiler haeckel in


5)İddia: :Miller hayatın kendiliğinden ortaya çıkabileceğini gösteren bir deney yapmıştır.

 cevap: :Miller deneyde Metan(CH4), Amonyak(NH3),Hidrojen(H2)  ve de Su buharını(H2O) 4 milyar önceki okyanus  ve atmosferin küçük , basit  bir modelini yaparak içine yerleştirdiler.Düzeneği bir hafta boyunca  ısıttılar ve  150-200 bin voltluk elektrik akımı  verdiler.Bu  işlem bir reaksiyonla gazların birleşmesini sağlamış ve yaşam molekülleri diye adlandırılan 20 aminoasitten dördünü oluşturmuştu.(glisin ,alanin, aspartik asit, glutamik asit)

Miller ve Urey,deneylerinde Metan(CH4), Amonyak(NH3), Su buharı (H2O) ve bol miktarda  Hidrojen(H2)  kullanarak  güçlü indirgeyici(reducing) bir ortam hazırladılar.Fakat günümüzde  yaygın olarak kabul edinilen görüşe göre; dünyanın atmosferi erken evrelerde ne indirgeyici ne de hidrojence zengindi( CH4,  ve NH3 derişimleri yok denecek kadar az, H2   de  %2 veya %3 oranında)  ve   Prebiyotik atmosferin gerçek bileşenleri başta CO2(karbondioksit) olmak üzere N2 (nitrojen),H2O(su buharı) ve biraz daCO (karbonmonksit)di.

Atmosferdeki oksijen gazının  Arkeozoik ve Proterozoik dönemlerde fotosentez yapan siyanobakterilerilyle birktiğini biliyoruz. .Fakat oksijen, daha önce güneşten gelen UV (Ultraviyole) ışınlarının suyu parçalamasıyla (fotodisasyon )  da birikebilir.Bu yolla serbest  oksijen ve hidrojen açığa çıkar, (Hidrojen  molekül ağırlığının  düşüklüğünden ötürü uzaya kaçar,Oksijen ise ağır bir molekül olduğu için yeryüzünde kalır).Yapılan hesaplara göre % 10 oranında serbest oksijen olduğu tahmin ediliyor.
Miller bu oranda bir Oksijen kullansaydı ne olurdu?
 Oksijen doğada bulunan en aktif elementlerden olduğu için ortaya çıkan tüm organik bileşikleri hemen oksitleyerek bozacaktı.

 

  • Eleştirilere bilim dışı etiketini vurmak  ve Eleştirenlerin makalelerinide  önde gelen bilim dergilerinin editörleri olduğu için yayınlatmamak.…Birde üstüne üstlük  hani göstersenize hangi bilimsel dergide makaleniz var diye sormayı da ihmal etmezler. Böylece savlarıyla alakalı hiç bir karşı kanıtın olmadığı izlenimini verirler.

Referanslar
1) Wells Jonathan ,Evrimin İkonları Gelenek Yay. (2003)

2) J. A Bishop and Laurence M.Cook _Moths, melanism and clean Air_ Sciencetific american  sayı 232

3) Johson P.  Evrim Duruşması Gelenek yay.

4) http://www.answersingenesis.org/tj/v15/i2/textbooks.asp